
Tekstil sektörü, ekonomik kapasitesi ve yarattığı istihdam ağı ile hem ülkemizde hem de dünyada önemli bir yere sahiptir.
Tekstil endüstrisi, ülkemizde sağladığı istihdam, ekonomik büyüklüğü ve yurt dışı pazar ile olan ilişkisi açısından en önemli sektörlerin başında gelmektedir. Tekstil sektöründe kullanılan hammaddelere bağlı olarak çok çeşitli segmentlere ayrılmıştır. Bu segmentler kullanılan hammadelere, proseslerde yer alan süreçlere, kumaşların işlenme yönetmeleri vb gibi konuları içermektedir. Tüm bu segmentlerin hepsinden farklı özelliklerde ve konsantrasyonlarda kirletici içeren atıksular meydana gelmektedir. Farklı konsantrasyonlara sahip bu atıksuların analiz edilerek, arıtma yöntemlerinin tespit edilmesi ve gerekli proseslerin uygunlanması gerekir.
Tekstil Sektörüne Kısa Bir Bakış
Tekstil endüstirisinde kullanılacak olan hammadeler ihtiyaca göre belirlenmektedir. Hammadde olarak kullanılan elyafların iplik haline dönüştürülmesi tekstil endüstrisi içerisinde çok kullanılan bir prosestir. Elyafların, pamukların hammadde olarak kullanımı süreçlerinde dokuma, örme, yahut başka yöntemler ile tekstil ürünleri haline getirilmesi, iplik, kumaş, boyama, emprime baskı vb gibi uygulamalar tekstil sektöründe yer alan işlemlerdendir. Tekstil endüstrisi içinde bir çok sanayi koluna ayrılabilmektedir.
Bunlardan bazıları,
Örme Sanayi, Pamuklu Sanayi, Halı,Kilim Sanayi vb gibi.
Tekstilde Atıksu Karakterizasyonu
Tekstil sektöründe ortaya çıkan atıksuların geri kazanılması için öncelikle yapılması gereken prosesti kullanılacak olan su ihtiyacını anlamak, sonrasında atıksuyun içeriğini yapılan analizler ile karaterize etmek ve hangi parametrelerin nasıl ölçüldüğünü bilmek gerekir. Deşarj standartlarının da kontrol edilmesi önemli bir konudur. Suyun geri kazanımında endüstrinin nasıl bir arıtılmış suya ihtiyacı olacağı, ulusal ve uluslararası standartların da ihtiyaçlar doğrultusunda irdelenmesi önem arz etmektedir.
Kirletici Parametreler
Tekstil Endüstrisi atıksularının kontrolünde aşağıda yer alan faktörler kontrol edilmelidir.
- Kirletici parametrelerin kontrol açısından kaynağı belirli olmalıdır,
- Seçilen kirletici parametre o atıksu için karakteristik olmalıdır,
- Kirletici parametrelerin çevreye etkisi ve zararları belirlenmiş olmalıdır,
- Kirletici parametreler geliştirilmiş yöntemlerle arıtılabilir olmalıdır,
- Seçilen kirletici parametreler belirli bir duyarlılıkla ölçülebilir olmalıdır.
Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı
Biyo kimyasal oksijen ihtiyacı ya da BOI doğrudan yasal kontrol ve denetleme parametresi olmasa da suyun yapısını anlama ve tasarım için en önemli parametrelerden birisidir. Biyokimyasal oksijen ihtiyacı (BOI) organik maddeye ait oksijen tüketiminin bir ölçüsüdür BOI kendi başına doğrudan doğruya su sistemine zararlı bir etki göstermez ancak suyun oksijen içeriğini düşürerek, dolaylı bir etkisi söz konusudur. Kanalizasyon atıkları ve diğer organik atık sular bozunma prosesleri sırasında oksijen tüketerek ekosistem üzerine ters etki yaparlar.
Kimyasal Oksijen İhtiyacı
Kimyasal oksijen ihtiyacı (KOI) atıksu numunesinde bulunan maddelerin oksidasyonu için gereken oksijen ekivalenin bir ölçüsüdür. Organik maddenin oksidasyonu asidik şartlarda, potasyumbikromat gibi kuvvetli bir yükseltgeyicinin ve bir katalizörün (Gümüş sülfat) yardımıyla gerçekleştirilir KOI testinin en büyük avantajı analizin 3 saatten kısa bir zamanda neticelendirilmesidir. Ancak bu parametrenin en büyük dezavantajı ise KOI testinin biyolojik olarak bozunabilen ve bozunamayan organik madde arasında bir ayırım yapmamasıdır. Buna ek olarak, numunede bulunan İnorganik indirgeyici kimyasal maddeler (sülfür, indirgenebilen metal iyonları, ve klorürler) KOI testine girişim yaparlar.
Askıda Katı Madde
Toplam askı maddesi suda çözünmüş halde bulunmayan maddeleri kapsar. Bu maddeler çeşitli tür ve yapıda olabilir. Askıda maddeler sularda dip birikimlerine ve bulanıklığa neden olurlar. Ayrıca balıkların solunum yollarında tahribatlara yol açarlar. Bu etki tanecik boyutuna ve askı maddesinin türüne bağlı olarak değişir. Özellikle metalik yapıda olan askı maddesinin balıklara zararlı etki yaptığı, bazı hallerde ise öldürücü olduğu belirlenmiştir.
Yağ ve Gres
Yağ ve gres parametresi yeğ ve gres sınıfına girebilen serbest ve emülsiyon halinde olabilen birçok maddeleri içerir. Bu maddeler evsel, petrol türevleri veya diğer orijinli olabilir. Her türlü maddenin etki sınırı birbirinden farklı olacaktır. Genelde yağ ve gresler su yaşamına kanalizasyon sistemine ve alıcı ortama zararlı maddelerdir. Yüzücü yağ ve gres su üstünde bir film oluşturur. Ayrıca özellikle petrol orijinli olan yağlar çok düşük konsantrasyonda kokuda oluşturabilmektedir. Yüzücü yağ ve gres ışık transferine etki eder. Canlılara ve suda kullanılan araçlara bulaşarak onları kirletir. Emulsiyon haldeki yağlar balıklara zehir etkisi yapar. Bu etki daha çok balıkların solunum yollarının yağla kaplanmasıyla oluşur. Yağ ve gres dibe çökerse dipteki canlı hayatını, özellikle balık yumurtalarını tehdit eder.
Sülfür
Çözünmüş sülfür tuzları, suyun pH’ını düşürürler, demir veya diğer metallerle reaksiyona girerek siyah bir çökeleğe, koku problemlerine sebep olurlar ve sudaki yaşama toksik etki ederler. Sülfürlü çözeltilerin balıklara olan toksisite etkisi, pH değeri düştükçe artar. Sülfürler suda bulunan çözünmüş oksijen ile kimyasal olarak reaksiyona girerek, suyun çözünmüş oksijen seviyesini düşürürler.
Fenolik Bileşikler
Fenolik bileşikler Fenol ve benzenin hidroksi türevlerini taşıyan diğer bileşikleri içerir. Derişik fenol çözeltilerinin bakteriler üzerinde toksik etkisi vardır ve birçok fenolik bileşiklerin toksisitesi saf fenolden daha fazladır. Suda bulunan fenol iki önemli probleme neden olur. Yüksek konsantrasyonda fenol bakterisit olarak rol oynar. Çok düşük konsantrasyonda Klor ile klorofenolleri oluşturarak koku ve tat problemi yaratırlar. Fenol ve fenolik bileşikler balıkların ve suda yaşayan diğer canlıların üzerinde akut ve kronik zehirlilik etkisi gösterirler klorofenollerde balığının tadını bozarak bunların ticari değerini düşürürler
Krom
Krom doğada yaygın şekilde bulunan bir element olmasına karşın doğal sularda çok nadiren bulunabilir. Bulunan konsantrasyonlarda 1 miligram/lt’nin altında olmaktadır krom tuzlarında çeşitli değerlikler de bulunabilir. Bunlardan en çok rastlanılanı krom 3 ve krom 6 tuzlarıdır. Krom su yaşamına oldukça zararlıdır. Krom tuzlarının zehirli etkisi sıcaklık pH ve Krom’un değerli ile değişmektedir krom’un zehirliliğinin çözünmüş oksijen ve ortamdaki organik madde konsantrasyonu ile de ilgili olduğu öne sürülmüştür. Krom’un fotosentez üzerine etkili olduğu ve fitoplanktonlar ile su bitkilerine zararlı etki yaptığı bilinmektedir. Diğer su canlılarında Besin zincirinde birikim yoluyla ve doğrudan etkili olduğu saptanmıştır krom için verilen kalite kriterleri su yaşamı için 0.10 mg/l, içme suyu için 0.05 mg/l’dir.
PH
Sudaki asitliğin ve bazikliğin bir ölçüsüdür. Özellikle düşük pH’a sahip yani asidik sular korozyona neden olur. Su hayatında da pH önemli bir parametredir. pH’ın 5-9,5 arasında öldürücü bir etkisi olmamasına karşın organizmaların üretkenliklerine etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca ani pH değişimleri zararlı etkilere ve balık ölümlerine yol açabilir.
Tekstil Sanayii Atıksularının Arıtma ve Geri Kazanım Yöntemleri
Tekstil Endüstrisi atıksularının yüksek konsantrasyonda boyar madde KOI ve AKM ihtiva eden atık sulardır. Bu yüksek oranda KOI ve renk verici maddeler atık suyu estetik olarak kötüleştirerek normal hayat için gerekli olan çözünmüş oksijen miktarını azaltmakta ve atık suyun arıtımını güçleştirmektedir.
Tekstil Endüstrisi atıksularının da kirletici parametrelerin çok çeşitli olması bu sektöre ait atık suların arıtılmasında farklı arıtma yöntemlerinin kullanılmasını gerekli kılar.
Tekstil endüstrisi atıksularında kirletici parametrelerinin çok çeşitli olması, bu sektöre ait atıksuların arıtılmasında farklı arıtma yöntemlerinin kullanılmasını gerekli kılar. Endüstri içerisindeki farklılıklar ve ham su ihtiyacındaki değişkenlikler, neredeyse her firma için farklı bir proses tasarımının yapılması ihtiyacını işaret etmektedir. Burada hazır kalıp prosesler ile sonuç almak güçtür. Atıksu arıtma tesislerinin ilk yatırım ve işletme maliyetlerinin en aza indirilebilmesi için, en uygun arıtma tipinin belirlenmesi gerekir. Yaygın olarak kullanılan fiziksel, kimyasal ve biyolojik metotlarla KOI, BOI ve bulanıklık gideriminde etkili olunsa da renk giderimi ve istenilen geri kazanım kalitelerine ulaşmakta yetersiz ve etkisiz kalınır.